Sorumluluklarla dolu yetişkin hayatında; saatlerce, günlerce, hiç durmadan oynamak isteyen çocuğa eşlik etmek zor. Fakat çocuğunuzu da anlayın; dünyadaki en önemli ve tek acil “işi” oyun oynamak!
Amerikalı yazar Dorothea Brande, çocuk aklı için “doldurulması gereken bir sandık değil, canlandırılması gereken bir ateştir” demiş. İşte oyun, tam da bu ateş. Oyun, çocuk gelişiminin roket yakıtı.
Merak ve keşfetme duygusuyla tetiklenen oyun, çocukların vücutlarını tanımalarına ve kontrol etmelerine yardımcı olur, hayal güçlerini harekete geçirerek bilişsel, duygusal ve sosyal gelişimlerine katkıda bulunur. Lego, National Geographic, Ikea ve Unilever’in parçası olduğu Real Play Coalition’ın raporunda yer alan, Oxford Üniversitesi’nin 302 aile arasında yaptığı bir araştırma, ebeveynleriyle oyun oynayan çocukların daha yüksek konsantrasyona sahip olduklarını ve kendi kararlarını alma becerilerinin daha gelişmiş olduğunu ortaya koyuyor. Aynı raporda, Güney Afrika’da yapılan bir araştırma ise oyun oynayan çocukların, zaman yönetimi veya organizasyon gibi yönetimsel yetilere daha fazla sahip olduklarını gösteriyor. Peki oyun, bütün bunları nasıl sağlıyor?
Çocuğunuz hayali komşularıyla evcilik oynarken aslında sadece evcilik oynamıyor, zihnindeki bir fikri uyguluyor. Bulduğu malzemelerle kale inşa ederken, görsel zekası da gelişiyor. Objelerle oynadıkça isimlerini, renklerini duyuyor ve kelime dağarcığına ekliyor. Kitaplarınızı raflarından çıkarıp ortalığı dağıtırken, nesnenin kapladığı alanı yani uzam kavramını algılıyor. Topu atarken hızını ayarlamak için farkında olmadan bilişsel hesaplama yapıyor. Üzülmeyi, heyecanlanmayı, hayal kırıklığını, yetersizliği veya mutluluğu deneyimliyor, duygularını keşfediyor. İşbirliği yapmayı, sosyalleşmeyi, problem çözme becerilerini geliştiriyor.
Gelişimin en önemli parçası olan oyuna ayrılan zaman azalıyor
Kısacası oyun oynamak, çocuk için oldukça ciddi bir iş ancak oyuna ayrılan zaman giderek azalıyor.
Real Play Coalition’ın raporunda yer alan ve 2018’de Amerika’da yapılan bir araştırma, 6-11 yaş arası çocuk sahibi ebeveynler çocuklarıyla günde 5 dakikadan daha az oyun oynadıklarını ortaya koymuş.
Peki neden?
Kentleşme sebebiyle şehir içindeki oyun alanları yok oldu. Ekranlar hayatımızda gereğinden fazla yer edindi. Ebeveynlerin çalışma biçimleri, çocukları için dahi duramayacakları yoğunluğa ulaştı. Okul programları ise giderek daha az eğlenceli, baskıcı, rekabetçi, deneyime değil ezbere dayalı bir forma büründü.
Çocuklarımızı hayata hazırlamanın en geçerli yöntemi oyun oynamak ancak kurumların bu bilinçle harekete geçmesini beklemek yıllar sürebilir. Dolayısıyla çocuğunuza ihtiyacı olan oyun alanını açmak size kalıyor.
Üstelik işin en güzel yanı, oyunun en etkili olduğu yer de eviniz! Bu konuda neler yapabilirsiniz?
– Çocuğunuza yeni oyunlar, oyuncaklar, aktiviteler ve ortamlar sunarak merakını canlı tutun. Farklı mekanlarda, farklı insanlarla vakit geçirmeye çalışın.
– Çocuğunuzun hayatında yeterince oyuna yer olduğunu takip etmek için günlük “playdate”ler yapabilirsiniz. Rutinlere bayılan çocuklar için her gün 15 dakikalık “playdate”ler bile yeterli!
– İşte geçen uzun bir günün ardından ufak fiziksel oyunlarla aile saatine geçiş, sizlerin de oyun moduna girmenize yardımcı olacaktır. Hayvan yürüyüşlerini taklidi, balonla oynama, saklambaç ya da “freze dance” gibi çok basit oyunlarla aile moduna geçiş yapabilirsiniz.
– Artık hepimiz biliyoruz ki ekrandan kaçış yok. Mesele ekranla birlikte yaşamayı öğrenmek. Süreyi sınırlamak, ekransız zamanlar yaratmak artık hepimizin bildiği etkili çözümler arasında. New York Üniversitesi uygulamalı psikoloji profesörü Catherine Tamis-LeMonda ise ekrana ayrılan sürenin, aktif oyuna ayrılan süreden ayrı tutulması gerektiğini söylüyor ve ekliyor, “Çocukların gerçek nesnelerle meşgul olmalar gerek. Fiziksel objelerle birşeyler inşa etmeleri, yeri geldiğinde onları düşürmeleri ve hatta atmaları gerekir.”
– Seçtiğiniz okulun oyunu sistemlerine ne kadar dahil ettiğine dikkat edin. Gün geçtikçe daha rekabetçi bir yere dönüşen dünyada, çocukların eğitimi ailelerin bir numaralı meselesi haline geldi. Unutmamak gerekiyor ki bilgiyi yaratıcı çözümlerle kullanabilen bireyler yetiştirmek için en geçerli yöntem, oyun.
Unutmayın, oyun çocuğunuz için başı - sonu olan bir aktivite değil, temel ihtiyaç. Dünyayı anlayarak hayatta kalabilmesini sağlayan ilgi çekici ve eğlenceli bir yöntem!