Oyunu kaybettiğinizde ya da kazandığınızda tepkiniz ne oluyor?

Kazanmaya ve kaybetme karşısındaki tepkilerimiz, en ileri yaşlarda bile duygu yönetiminin en zorlaştığı anlar arasında başı çekiyor. Diğer tüm duyguların yönetimi gibi gelecekte kazanmaya ve kaybetmeye verdiğimiz tepkiler de erken çocuklukta edindiğimiz deneyimlerle dayanıyor. Çocukların her iki duyguyu da bol bol tatması, sizin de her iki senaryoda da rol model olmanız; duygu ve davranış düzenleme becerilerini geliştirmesinde oldukça faydalı.

Çocuğunuz, arkadaşlarıyla oynadığı bir oyunu kazandığında ya da kaybettiğinde yoğun duygular yaşar  ve bu duyguları farklı şekillerde ifade edebilir. Kazandığında duygularını daha kolay paylaşabilirken; kaybettiğinde bunları ifade etmekte ve düzenlemekte zorlanabilir. Tam da bu noktada, duygu düzenleme becerilerini sağlıklı bir şekilde geliştirebilmesi için çocuğunuzun hem kaybetme hem de kazanma pratiklerini deneyimlemesi gerekiyor.

Oyunu kazandığında…

Çocuğunuz bir oyunu kazandığında; kendisi ile gurur duyuyor, başarıyı deneyimlediği için öz güveni artıyor ve daha iyisini yapmak için motive oluyor. Ön görülebilir riskler almak için daha çok cesaretleniyor ve sıklıkla denemek istiyor. Aynı zamanda; strateji planlama, hazırlık yapma, sorumlu karar alma ve kurallara uyma gibi öz düzenleme becerilerini geliştiriyor. Ayrıca, “Oyunda neleri iyi yaptı?”, “En kritik hamle neydi?” gibi sorular eşliğinde sohbet ederseniz, sonraki oyunlarda daha dikkatli ve hazır bulunuyor.

Öte yandan, kazanmayla beraber oluşan duygu yoğunluğu, oyunu kaybeden arkadaşının canını yakmasına sebep olabiliyor. “Nasıl olsa kazanıyorum!” düşüncesiyle daha az çalışmaya sevk edebiliyor. Bu duygu yoğunluğunu dengeli bir şekilde kontrol edebilmesi için, çocuğunuzun kaybetmeye de ihtiyacı var!

Peki ya kaybettiğinde…

Çocuğunuz bir oyunu kaybettiğinde, baş etmesi zor duygularla mücadele etmek durumunda kalabiliyor. Belki üzgün, belki hayal kırıklığına uğramış belki de kızgın… İçinde bulunduğu duyguyu fark etmesi ve anlamlandırması için kendisine zaman tanıması oldukça önemli. “Kazanan ya da kaybeden olduğunda değişen ne oldu?”, “Daha önce kazandığı oyunlarda neleri iyi yapmıştı?”, “Bu oyundaki en büyük hatası ne olmuş olabilir?” gibi sorular, çocuğunuzun hatalarını keşfetmesinde ve sonraki oyunlar için çözüm üretmesinde yardımcı oluyor.

Kaybetmeyi görece az deneyimlemiş çocuklar; daha öfkeli olabiliyor ve duygularını daha zor kontrol edebiliyor. Kaybetmeyi daha çok deneyimlemiş çocuklara kıyasla daha fazla zorlayıcı davranışlarda bulunabiliyor. Öte yandan, kaybetmek çocuklarda empati kurma becerisini geliştiriyor. Kaybetmeyi deneyimlemiş çocuklar daha dayanıklı olabiliyor ve sonraki oyunlarda daha çok çaba sarf ediyor.

Ebeveyn olarak

Gündelik hayatta karşılaştığınız trafik, iş temposu ya da toplu taşıma kullanımı gibi pek çok deneyimi birer oyun gibi düşünebilirsiniz. Bu noktada, yetişkin hayatında kaybettiğiniz oyunlara verdiğiniz tepkiler aslında 4 yaşındayken kaybettiğiniz oyunlara verdiğiniz tepkilerle oldukça benzer. Dolayısıyla, insanların olaylara verdiği tepkileri şekillendiren en önemli faktör erken çocukluk dönemindeki deneyimleri! Çocuklar deneyimleyerek, gözlemleyerek ve en çok da çevrelerindeki insanları taklit ederek öğreniyorlar. Bu sebeple, çocuğunuzla oyun oynarken kaybettiğinizde ya da kazandığınızda nasıl bir rol model olduğunuz onun olaylara verdiği tepkileri belirlemede oldukça kritik.

Oyunda rol model olmak için bazı ipuçları:

  • Çocuğunuzu, oyunda iyi olduğunu gözlemlediğiniz bir becerisini vurgulayarak tebrik edin.
  • Oyuna eşlik ettiği için teşekkür/tebrik edin.
  • Duygularınızı anlamaya, kabullenmeye ve ifade etmeye çalışın.
  • Çocuğunuzun duygularını ifade etmesi için kolaylaştırıcı
  • “Daha sonra yeniden deneyeceğim.” diyerek pes etmediğinizi dile getirin.
  • Oyun sırasındaki hatalarınız ve başarılarınız üzerine sesli düşünün.
  • Kurallara uyduğunuzu ve çaba sarf ettiğinizi vurgulayın.
  • Oyun sırasında en çok nerede eğlendiniz, nerede zorlandınız, nerede sıkıldınız gibi sorular üzerine sohbet edin.

Sonuç olarak

Strese ve kaygıya sebep olan birincil faktör çoğunlukla belirsizlik/bilinmezlik oluyor. Yetişkinler gibi, çocuklar da iyi olma hallerini koruyabilmek için bildikleri deneyimlere ihtiyaç duyuyorlar. Erken dönemde ne kadar farklı deneyimle karşılaşırlarsa, yetişkinlikte de o kadar farklı senaryoya hazır hale geliyorlar. Unutmayın; kayıplarla ve kazançlarla dolu hayatta, çocuğunuzun öz benliğinin, öz saygısının ve öz yeterliliğinin oluşmasında oyunların etkisi ve sizin katkınız oldukça fazla! 😊